Wikipedia

Arama sonuçları

Bir Emeklinin Gözünden Türkiye'de Yaşam: Biten Umutlar, Devam Eden Mücadele

Bir Emeklinin Gözünden Türkiye'de Yaşam: Biten Umutlar, Devam Eden Mücadele

Türkiye'de bir emekli olarak yaşamak

Her sabah, yılların yorgunluğunu taşıyan bedenimle güne başlıyorum. Pencereden dışarı bakarken, geçen yılların bende bıraktığı izleri düşünüyorum. Emeklilik, benim için bir zamanlar hayallerle dolu bir kelimeydi. Torunlarla oyunlar, hobilerime ayıracak bolca zaman, belki küçük bir sahil kasabasında huzurlu bir yaşam… Ama Türkiye'de bir emekli olarak, bu hayallerin çoğu, acımasız gerçeklik duvarına tosladı.

Sabah kahvaltısı… Eski güzel günlerde sofra dolup taşardı. Şimdi ise en temel ihtiyaçlar bile bir lüks haline geldi. Market fiyatlarına her gün zam gelirken, benim maaşım yerinde sayıyor. Eskiden keyifle aldığım peynir, zeytin, hatta ekmek bile artık listemde son sıralarda. Alışveriş yaparken, her bir ürünü sepetime atarken iki kez düşünüyorum. Yetmezse nasıl olacak, ay sonunu nasıl getireceğim? Bu sorular her zaman zihnimin bir köşesinde.

Sağlık… Yaşlandıkça artan sağlık sorunları, bu dramın en ağır sahnelerinden biri. Hastaneler kalabalık, doktor randevuları zor bulunuyor. İlaç fiyatları ise cep yakıyor. Eskiden “sağlık en büyük zenginliktir” derlerdi. Şimdiyse bu zenginliğe ulaşmak için verilen mücadele, tükenmeyen bir savaş gibi. Ne zaman bir yerim ağrısa, içimi bir korku kaplıyor. Acaba altından kalkabilir miyim, torunlarıma yük olur muyum? Bu düşünce, uykularımı kaçırıyor.

Sosyal yaşam da nasibini alıyor bu durumdan. Eskiden dostlarla çay sohbetleri, eş dost ziyaretleri vardı. Şimdi herkes kendi derdine düşmüş durumda. Emekliler dernekleri bile eski canlılığını yitirdi. Gençler çalışıyor, yetişmeye çalışıyor. Biz yaşlılar ise, kendi kabuğumuza çekilmiş, sessizce kaderimize razı olmuş gibiyiz. Parkta bankta otururken etrafıma bakıyorum. Herkesin yüzünde bir telaş, bir endişe. Gözlerdeki o umutsuzluk, benim içimdeki hislerin bir yansıması.

Torunlarımı görmek, onlarla vakit geçirmek en büyük tesellim. Ama onlara bir hediye almak, küçük bir harçlık vermek bile artık zor. Onların gözlerindeki o masum isteklere "param yok" demek, içimi paramparça ediyor. Onlar bizim geleceğimiz ama biz onlara yeterli bir gelecek bırakabiliyor muyuz, bu da ayrı bir soru işareti.

Türkiye'de emekli olmak, sadece iş hayatından çekilmek anlamına gelmiyor. Aynı zamanda sürekli bir hayatta kalma mücadelesi demek. Her şafakla birlikte yeniden başlayan, bazen yorucu, bazen umutsuzlukla dolu bir mücadele. Hayatın sunduğu güzelliklerin çoğu, ekonomik sıkıntılarla gölgeleniyor. Bazen düşünüyorum, gençliğimizde verilen tüm o emekler, yapılan tüm o fedakarlıklar, sadece bu sonuca varmak için miydi? Cevabını bulamadığım bir soru, ruhumun derinliklerinde yankılanıyor.

Yine de, her şeye rağmen, umudun küçük kırıntılarına tutunmaya çalışıyorum. Belki yarın her şey daha iyi olur. Belki… Bu "belki", beni ayakta tutan tek kelime. Çünkü başka çaremiz yok. Hayat devam ediyor ve biz emekliler olarak, bu dramatik sahnenin değişmeyen aktörleriyiz.

Hiç yorum yok