Wikipedia

Arama sonuçları

Halepçe: Kimyasal Bir Soykırımın Hikayesi

Halepçe: Kimyasal Bir Soykırımın Hikayesi

Halepçe Katliamı, 16 Mart 1988 tarihinde, İran-Irak Savaşı'nın son evrelerinde Irak'ın Halepçe kentine Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak Baas rejimi tarafından düzenlenen kimyasal saldırıdır. Bu saldırıda hardal gazı, sarin ve tabun gibi zehirli gazlar kullanılmış ve 3.200 ila 5.000 sivil hayatını kaybetmiş, 7.000 ila 10.000 kişi ise yaralanmıştır.


Bu katliamın ana sorumlusu ve "büyük düşman" olarak gösterilen kişi, o dönem Irak devlet başkanı olan Saddam Hüseyin ve onun rejimidir. Özellikle, saldırıyı organize eden ve uygulayanlardan biri de "Kimyasal Ali" olarak bilinen Ali Hasan el-Mecid'dir.


Bu olay, Irak'ta Kürt halkına karşı gerçekleştirilen ve "Enfal Operasyonu" adı verilen daha geniş çaplı bir soykırım kampanyasının bir parçasıydı. Irak Yüksek Ceza Mahkemesi, 2010 yılında Halepçe saldırısını soykırım olarak tanımıştır.


Bazı raporlar, kimyasal silah üretiminde kullanılan hammaddelerin uluslararası şirketler tarafından Irak'a satıldığına dair iddialar da içermektedir. Bu da, katliamın dolaylı failleri arasında uluslararası aktörlerin de olabileceği tartışmasını gündeme getirmiştir.


---Halepçe Katliamı Sonrası Gelişmeler ve Yargı Süreçleri


Halepçe katliamı, uluslararası alanda büyük yankı uyandırmış ve kimyasal silahların kullanımının vahametini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Saldırının ardından yaşananlar ve sorumluların yargılanma süreçleri ise şunlardır:


Saddam Hüseyin'in Yargılanması: Saddam Hüseyin, 2003'teki Irak işgalinin ardından yakalanmış ve çeşitli suçlardan yargılanmıştır. Halepçe katliamı da dahil olmak üzere Kürtlere karşı işlenen suçlar, onun yargılandığı ana davalardan biri olan Enfal Operasyonu davasının önemli bir parçasıydı. Saddam Hüseyin, Enfal davasında soykırım suçundan yargılanmış, ancak bu dava sonuçlanmadan başka bir dava (Duceyl Katliamı) nedeniyle idama mahkum edilmiş ve 2006 yılında infaz edilmiştir.

Ali Hasan el-Mecid'in Yargılanması: "Kimyasal Ali" lakaplı Ali Hasan el-Mecid, Halepçe ve Enfal Operasyonu'nun baş sorumlularından biri olarak kabul edilmekteydi. Saddam Hüseyin ile birlikte yargılanmış ve Kürtlere karşı soykırım da dahil olmak üzere birçok suçtan suçlu bulunmuştur. 2010 yılında idama mahkum edilmiş ve infaz edilmiştir.


Uluslararası Tepkiler ve Kimyasal Silahların Yasaklanması: Halepçe katliamı gibi olaylar, kimyasal silahların tamamen yasaklanması yönündeki uluslararası çabaları hızlandırmıştır. 1993 yılında imzalanan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi, bu tür silahların geliştirilmesini, üretilmesini, stoklanmasını ve kullanılmasını tamamen yasaklamıştır.


Kurbanların Anısı ve Hukuki Mücadeleler: Katliamdan kurtulanlar ve kurban yakınları, sorumluların cezalandırılması ve zararlarının tazmini için hem Irak içinde hem de uluslararası alanda hukuki mücadeleler yürütmüşlerdir. Halepçe, Kürt halkının tarihinde derin bir yara olarak kalmış ve her yıl anma törenleri düzenlenmektedir.


Halepçe Katliamı, insanlık tarihinin utanç verici sayfalarından biri olup, kimyasal silahların yol açtığı yıkımı ve masum sivillere yönelik vahşeti acı bir şekilde hatırlatmaktadır.

---

Saddam Hüseyin'in Destekçi Kitleleri ve Argümanları

Saddam Hüseyin, 1979'dan 2003'e kadar Irak'ın başında kalmış, otoriter ve baskıcı bir lider olmasına rağmen, bazı kesimler tarafından belirli nedenlerle desteklenmiştir. Bu destekçilerin argümanları genellikle aşağıdaki noktalara dayanır:


Ulusal Birlik ve İstikrar:

Saddam Hüseyin'i destekleyenler, onun Irak'a güçlü bir merkezi otorite getirerek ülkeyi bir arada tuttuğunu ve iç istikrarı sağladığını savunur. Özellikle etnik ve mezhepsel bölünmelerin yoğun olduğu bir coğrafyada, Saddam'ın demir yumrukla da olsa ülkeyi yönetmesi, bazıları için bir başarı olarak görülmüştür. Rejiminin muhalifleri bastırması, bu kişiler için bir "düzen sağlama" aracı olarak kabul edilmiştir.

Arap Milliyetçiliği ve Baasçılık:

Saddam, Arap milliyetçiliği ve Baasçılık (Arap birliği ve sosyalizmi) ideolojisinin önemli bir temsilcisiydi. Bu ideolojilere bağlı olanlar, onu Arap dünyasının onurunu ve gücünü temsil eden bir lider olarak görmüşlerdir. Özellikle Batı karşıtı duruşu ve İsrail'e yönelik sert söylemleri, Arap coğrafyasında popülerlik kazanmasına neden olmuştur.


Ekonomik Gelişmeler 

(İlk Dönemler):Saddam'ın iktidarının ilk dönemlerinde, petrol gelirlerinin de etkisiyle Irak'ta bir miktar altyapı ve kalkınma sağlanmıştır. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirildiği, okuryazarlık oranının arttığı dönemler yaşanmıştır. Bu gelişmeler, bazı Iraklılar için Saddam yönetiminin olumlu yönleri olarak kabul edilmiştir.

Dış Politikadaki "Güçlü Lider" Algısı: Saddam Hüseyin'in İran-Irak Savaşı'nda ve Kuveyt işgalinde sergilediği tutumlar, onu bazı Arap çevrelerinde "güçlü" ve "korkusuz" bir lider imajıyla özdeşleştirmiştir. Özellikle batılı güçlere karşı dik durduğu algısı, destekçileri arasında yankı bulmuştur.


"Daha Kötüsünden Kaçınma" Algısı:

Bazı kişiler için Saddam'ı desteklemek, ülkenin daha da büyük bir kaosa sürüklenmesini engellemenin tek yolu olarak görülmüştür. Özellikle ABD işgali sonrası Irak'ta yaşanan iç karışıklıklar, bazı eski destekçilerin Saddam dönemindeki "istikrarı" özlemesine neden olmuştur.


 Ne Kadar Tanıyorlar?


Saddam'ı destekleyenlerin onu ne kadar tanıdığı sorusu, biraz da bu destekçilerin kimliğine ve bilgi kaynaklarına bağlıdır:


İktidardaki Dönemde Yaşayanlar:

Saddam'ın rejimi altında yaşamış olanlar, onun baskıcı uygulamalarını, istihbarat ağını ve muhaliflere yönelik zulmünü doğrudan tecrübe etmiş veya duymuşlardır. Ancak bazıları, zorunlu propaganda ve kült liderlik inşası nedeniyle gerçekleri tam olarak bilmeyebilir veya görmezden gelebilir. Özellikle Baas Partisi'nin ve Saddam'ın Fedaileri gibi örgütlerin üyeleri, rejimin ideolojisine sıkı sıkıya bağlı olabilirler.


Dışarıdan Destekleyenler:

 Irak dışında, özellikle bazı Arap milliyetçisi çevrelerde Saddam'a duyulan sempati, genellikle onun imajı ve söylemleri üzerinden şekillenmiştir. Bu kişiler, Saddam'ın insan hakları ihlalleri ve katliamları hakkında yeterli bilgiye sahip olmayabilir veya bu bilgileri Batı propagandası olarak değerlendirebilirler. Onlar için Saddam, "emperyalist güçlere karşı duran" bir kahraman figürü olarak algılanır.


Günümüzdeki Destekçiler:

Bugün Saddam Hüseyin'i destekleyenler arasında, özellikle Irak'taki mezhepsel çatışmalar ve dış müdahalelerden duyulan hayal kırıklığı nedeniyle "geçmişte her şey daha iyiydi" diyenler bulunabilir. Bu kişiler, Saddam'ın baskıcı yönlerini göz ardı edip, onun dönemindeki nispi istikrarı ve güçlü devlet yapısını öne çıkarabilirler. Ancak Halepçe gibi olaylar, onun iktidarının karanlık yüzünü gösteren tartışmasız gerçeklerdir.

Sonuç olarak, Saddam Hüseyin'i destekleyenlerin onu "tanıma" düzeyi oldukça farklılık gösterir. Kimi zaman bu tanıma, rejimin uyguladığı propaganda ve sansürün bir sonucu olarak eksik veya çarpıtılmış olabilirken, kimi zaman da belirli ideolojik ve siyasi argümanlara dayanır. Ancak, Halepçe Katliamı gibi olaylar, onun yönetiminin baskıcı ve zalim doğasının somut kanıtlarıdır.


---


yazan : özgür Mutlu 


Hiç yorum yok